İcra, kanuni olarak, belirli bir borcun tahsilini sağlamak isteyen alacaklının icra dairesi aracılığı ile borçludan haczedilmesi iken ilam, bir davanın açıldığını ve mahkemece hangi hükme bağlandığını gösteren belgedir. İlamlı icra ise alacaklı tarafın mahkemede yargılanmanın yapılması neticesinde yine alacaklı tarafın lehine bir ilam elde edilmesinden sonra icra dairesi vasıtasıyla ilamının icrasını takip etmesi durumudur. Yani yalnızca icra dairesi vasıtasıyla veya hem mahkemeyi hem de icra dairesini sürece dahil ederek işlemlerin sürdürülmesi mümkündür.
Türk hukuku bazı istisnai durumlar dışında mahkemelerce verilen ilamların verildiği andan itibaren icra yetkisine sahip olduğunu gösterir yani mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeden kararın yerine getirilmesi mümkündür. İstisnai durumlar ise şu şekilde sıralanabilir; Taşınmaz mallara ilişkin ilamlar, mülkiyet hakkı değişikliğine bağlı ilamlar, aile ve kişiler hukukuna bağlı ilamlar, yabancı ülkelerde açılan davaların tanınmasını sağlayan tanıma tenfizine ilişkin ilamlar, borçlunun borcunun olup olmadığını tespiti için sağlanan menfi davalar neticesinde verilen ilamlar, sayıştay ilamları, gemilerle ilgili ilamlar ve kesinleşmeden infazın gerçekleşmeyeceği ceza mahkumiyet hükümlerinin tazminatı, yargılama ödenekleri ve avukatlık masraflarının ilamları gibi…
Para ile ilgili borçların icra konusu olabilmesi için herhangi bir işlem gerekmemekle birlikte, para dışındaki borçların icrası bir karara ihtiyaç duyabilir. Mahkemece verilen infazda, nihai kararın kesinleşmesi gerekli değildir. Ancak bazı istisnai uygulamalarla, infaz edilemeyen kararların kesinleşmeden infaz edilmesi mümkündür.
Konuyla ilgili olarak, ödemenin borçlandırılarak veya senet yoluyla sağlandığı bir araba satın alım işleminden örnek verilebilir. Araba alındıktan hemen sonra alacaklı taraf arabaya haciz koydurabilir. Borcunun düzenli olarak ödenmesine devam edilen ve ödemelerde bir aksama olmamasına rağmen alacaklı arabanın üzerine haciz koydurabilir. Bu durum, tam olarak kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamların kesinleşmeden önce icraya konulmasına örnektir. Ancak kesinleşmeden kabul edilemeyen bir karar kesinleşmeden icra edilir ve icra emri borçluya tebliğ edilirse bu durum borçlunun kamu düzenine aykırı gelmesi anlamını taşır. Konu şikayet edilip icra mahkemesine götürülebilir ve icranın takibinin iptali ile sonuçlandırılabilir. Yargıtay, kesinleşmeden takip yapılamayacağı yönündeki şikâyetler için şikâyetlerin kamu düzeninden olduğunu söyleyerek, süresiz şikayet olarak sonuçlanmadan takip edilemeyeceğini söyler. Öte yandan söz konusu dava ve şikâyet, davanın ilan edilmesi ve (yapılan) tarihteki şartlara ve hukuki duruma göre yargılanması istenir.
Para alacağına ve teslimine sunulacak ürünler beyanlar, olağan hukuk yolu uygulanmış olsa dahi resmen kesinleşmeden yerine getirilebilir. Bu beyannameler, hukuki yollara başvurulmuş olsa dahi infaz kabul edilir. Kabli icra, borçluya ait, icra takibinde hukuken haczedilebilecek her türlü taşınır ve taşınmaz malı ifade eder. Yargıtay, borçlunun talebi üzerine, teminat mukabili temyiz incelemesi sonuçlanmadan önce icranın ertelenmesi kararı verebilir. Ancak, aile hukuku, kişiler hukuku ve taşınmaz mallar üstünde aynı haklarla ilgili kanunla ilgili kanunla uygulanamaz. İcra takibi, bu beyanlar resmi olarak sonuçlandırılmadan başlatılır, icra mahkemesi, icra memurunun davasına karşı yapılan şikâyet üzerine, bekleyen icra takibini iptal eder.
Uygulamada Yargıtay kararları ile kesinleşmeden icra edilemeyen kararnamelerin genişletildiği görülmektedir. İnfaz (hukuk) mahkemesi tarafından verilen (infazın suçlanması) kararların icrası için sonuçlandırılmasına gerek yoktur ve icra mahkemesi kararlarına karşı yapılan itiraz icra uygulamasını durdurmaz.
İcra uygulaması için gerekli kararlarda nihai karara karşı hukuki işleme başvurulması halinde ilam edilemez. Çünkü bu halde ilam, icra kabiliyetinden mahrumdur. Kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamlarda, kesinleşen hükmün ilamlı icraya koyulabilmesi için ilamın şekli anlamda kesinleşmesi ve ilama, hükmün kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi (kaydı) konulması gerekir.
Kısaca yukarıdaki araba satın alma örneğinde olduğu gibi arabanın icralık olma durumunda dahi icra hükümlülükleri yani icra işlemi yerine getirilmez. Bir nevi icra vardır ancak askıda beklemektedir, hükmü yoktur. Satıcının kendini borçlu kişiye karşı garantiye alma durumundan ötürü meydana gelir. İcrası için kesinleşmesi kanunen zorunlu olan ilamlarda hükme karşı kanun yoluna başvurulması halinde ilam icraya konulamaz. Çünkü bu durumda alacaklı icrayı temin edebilir bir hakka sahip değildir. İcra müdürü, beyannamenin kesinleşmesini gözetmeli ve yine icra müdürü alacaklının takip talebini aldığında, takibe esas teşkil eden süreci incelemeli, zorunlu olup olmadığını araştırmalıdır. Kararnamenin icrası ve kesinleşme şerhi, beyannameyi veren mahkeme tarafından yazılmıştır. Bu durumun olmadığını kontrol etmeli ve kararname borçluya bir icra emri gönderilmelidir. Takibin esası olan ilam, kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamlar kesinleştirme şerhi yoksa icra müdürü takip talebini inceleyerek reddetmelidir. Takip iddiası belgenin icra edilemez olduğudur. Kesinleşmeden icra edilemeyen bir karar kesinleşmeden icra edilmişse ve icra emri borçluya tebliğ edilmişse, borçlu bu konuyu süresiz şikâyetle icra mahkemesine götürebilir ve icra takibini iptal edebilir. Çünkü bu durum kamu düzenine aykırıdır.