Ülkelerin düzenli işleyen sistem çarkının üç temel bileşeni bulunmaktadır. Bu bileşenler yasama, yürütme ve yargı olgularıdır. Ülkedeki adaletin doğru dağıtılması, temel hakları bulunan her bir bireyin eşitlik içerisinde yaşayabilmesi ve kamu kurumlarının tarafsız ve bağımsız bir rolde işlev yürütebilmesi için bu üç olgunun kesintisiz ve sağlıklı bir şekilde çalışması gerekmektedir. Demokrasinin en belirgin göstergelerinden bir tanesi, yasama ve yürütme organlarının yargıya müdahil olmamasıdır. Yargı bağımsızlığı ülkelerin en temel yapı taşlarından bir tanesidir. Mahkemeleri tarafsız olması, adaletin sağlanması anlamına gelmektedir ve ülkelerdeki refah düzeyini arttıracak önemli kriterlerin başında gelmektedir.

Hukuk sistemindeki adaleti sağlayacak olan en önemli aktörlerin başında hakimler ve savcılar gelmektedir. Hakim ve savcıların hukuka aykırı olarak gerçekleştirmiş oldukları fiillerden sorumlu olması, demokratik bir hukuk devletinin temel sorumluluklarından bir tanesidir. Hakim ve savcıların zararı uğratmış oldukları bireyler tarafından tazminat davası ile yaptırıma uğrayabilmeleri hukuki sorumluluğa bir örnek teşkil etmektedir. Hakimler ve savcıların disiplin sorumluluğu da bulunmaktadır. Disiplin cezasının verilebilmesi için oluşabilecek fiillerde, idare hukukuna bağlı kalınarak yaptırım uygulanabilir. Hakim ve savcılar için ceza kanununa göre gerçekleşmiş bir fiile yönelik ceza alması da ceza sorumluluğu kapsamında değerlendirilir. Hakimler ve Savcıların disiplin yönünden soruşturulmaları ve işledikleri suçlar nedeniyle yargılanmaları bu yazımızın temel konusunu oluşturacaktır. Bilindiği üzere Hakimler ve Savcılar Türk Ceza Kanununun 5237 sayılı kanununa esasen devlet memuru sayılmaktadırlar. Ancak bu kişiler gerçekleştirmiş oldukları cezai fiillerden dolayı yargılanmaları Hakimler Savcılar Kurulu tarafından gerçekleştirilmektedir.

Disiplin Soruşturması Esasları

Hakimlerin ve savcıların işlemiş oldukları fiillerden dolayı disiplin anlamında soruşturulmaları üç temel yöntem ile gerçekleşir. Bu aşamalar inceleme, soruşturma ve kovuşturma olarak belirlenmiştir. Disiplin soruşturması ve esasları kanunen açıkça belirtilmiştir. Hakimler ve savcılar ile ilgili oluşturulan ihbarlar ve şikayetler Hakimler Savcılar Kurulu’nun içerisinde konumlanmış olan üçüncü dairede değerlendirilir ve fiilin gerçekleşip gerçekleşmediği, isnat edilen suç unsurunun oluşup oluşmadığına bu dairede karar verilir. Bu aşamada devreye Adalet Bakanlığı girmekte, soruşturma izninin verilebilmesi için Adalet Bakanın onayı gerekmektedir. Bu onay toplanan verilere ve alınan görüşlere göre değerlendirilir.

Disiplin soruşturmalarında şikayetler esastır. Bir diğer deyişle, bir bireyin şikayeti sonucunda başlayan disiplin soruşturmaları şikayet eden bireyin şikayetini geri çekse dahi iptal olmayacaktır. Soruşturma başladıktan sonra soruşturma aşamasında asılsız bir ihbar ya da doğru olmayan bir şikayet olması durumunda, soruşturmanın tüm aşamasında gerçekleşen harcamalar haksız ihbarı yapmış olan şahıs tarafından karşılanmaktadır. Eğer ihbar ve şikayetlerin boyutu kötü bir niyetle yapıldığı aşamada ise, ihbarı oluşturan bireye iftira davası açılabilmektedir. Disiplin cezalarının en temel esaslarından bir tanesi de suçlanan şahısın soruşturmayı yürüten görevliler tarafından ifadesinin alınması ve bu ifadenin tutanak ile kayıt altına alınmasıdır. Soruşturmayı yürüten hakim ya da müfettişlerin toplamış oldukları ifadeler ve belgelerden sonra kurul son kararını verir. Tüm deliller bir bütün olarak detaylı bir şekilde incelendikten adil yargılama usulüne göre son karar verilir.

Disiplin soruşturması ile ceza soruşturması temel esaslar anlamında birbirlerinden ayrılmaktadır. Disiplin soruşturması Hakimler Savcılar Kurulu tarafından idari yapı içerisinde gerçekleştirilmektedir. Ceza soruşturması ise Cumhuriyet Savcıları tarafından gerçekleştirilir. Soruşturmaları yürüten yetkili mercilerin görev alanları da birbirlerinden farklıdır. Disiplin soruşturmalarını yürüten heyetin yetkileri daha sınırlı olarak ifade edilebilir. Disiplin soruşturmasının önemli esaslarından birisi de delillerin toplanma biçimidir. Kanuna aykırı olarak toplanan deliller geçerlilik esasının dışında kalacaktır. Örneğin şikayet dosyasına ilave etmek için toplanan dinlemeler, videolar, görüşmeler kanuni bir nitelik taşımadıkları için disiplin soruşturmalarında kullanılamazlar.

Hakim ve Savcıların Yargılama Usulleri

Hakim ve savcıların soruşturulabilmeleri ve yargılanabilmeleri için belirli usullere bağlı kalınması gerekir. Görevini kötüye kullandığına yönelik bir soruşturma için usulen Adalet Bakanlığından izin alınmak gerekmektedir. Adalet Bakanlığından izin alınmaksızın gerçekleşen tüm aşamalar usulen geçersiz olacağı için kanunen de bir bağlayıcılığı olmayacaktır.

Görev esnasında gerçekleşmiş olan fiillerde Hakimler Savcılar Kurulu’nun oluşturmuş olduğu kurul müfettişleri incelemelerde bulunur. Hakimler ve savcıların görevlerini yapıp yapmadıkları, kötüye kullanıp kullanmadıkları kanunlara, yönetmeliklere ve tüzüklere bağlı kalınıp kalınmadığı irdelenir. Oluşturulan kurulun incelemiş olduğu dosya bir adli nitelik taşımaktadır. Hakim ya da savcı bir suç fiilini gerçekleştirdiğinde suç kişisel nitelik taşıyorsa dosya ağır ceza hakimliğine intikal etmektedir. Gerçekleşen fiil kişisel değil de göreve yönelik ise ilgili dosya müfettişler tarafından yürütülmektedir. Müfettiş kavramı da hukuki bir nitelik taşıdığından, müfettişler kanuni usullere ve yönetmeliğe bağlı kalarak bir savcı gibi faaliyet yürütmektedir.

0 Shares:
Bir yorum yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hukuka Giriş, istenmeyen yorumlar için Akismet eklentisini kullanıyor. Yorum verinizin nasıl işlendiğini öğrenin.